38. İstanbul Film Festivali – Synonyms (Nadav Lapid)

201912245_1

Festivallerden büyük ödüllerle dönmüş filmlerin sırtındaki yük oldukça büyüktür. Perdede görüntüler akmaya başladığı andan itibaren, yapımcıların, sponsorların isimleri gergin bir şekilde seyircilerin beklenti dolu bakışlarına maruz kalır. Berlin’den Altın Ayı’yla dönen Synonyms’in açılış sekansında dahi, arkamda filmin ödülü hak edip etmediğini belirlemek için pür dikkat kesilen seyircilerin bakışlarını hissettiğimi söyleyebilirim, ki ben de benzer bir şekilde bu sorgulamayı yapmaktan kendimi alamadım!

Synonyms, simemada deneyimlenmesi ve paylaşılması en zor kavramlara; dile, kültüre ve her şeyden öte kimliğe odaklanan bir film. Hikayesi , İsrailli bir gencin ülkesini terk edip (hatta reddedip) Paris’e gelişi ve elinde Fransızca bir sözlükle yeni bir yaşam, yeni bir benlik peşinde koşması üzerine kurulu. Yoav sırtında aidiyet sorunları ve İsrail toplumunun militarist kültürünün eleştirisi yüklü bir biçimde koşarken, Lapid de bol titreşimli epileptik kamera hareketleriyle Paris sokaklarında onun peşinden gidiyor. Synonyms’in Paris’i de tıpkı Yoav gibi; dengesiz, kadraja sığmayan ve alışılagelmiş turistik imajından sıyrılmış bir şekilde sunulmuş. Filmin kurgusu da ana karakterin ruh halini aratmıyor, seyircinin neden, niçin gibi sorgulamalarına izin vermeden Yoav’ın bir türlü hedefini bulamadan çevresine püskürttüğü öfke, inkar ve hiddet duygusuyla dur durak bilmeden ilerliyor. Adeta bir hız treninin hareketlerini andıran bu tarz bir kurgu çoğu eleştirmenin filmde en çok beğendiği niteliklerden biri olsa da, bana göre filmi oldukça dağınık, kafası karışık bir söylem bombardımanı içinde bırakıyor. Elbette, yukarda da bahsettiğim gibi bunu karakter yapısıyla paralel okumak mümkün ancak Yoav’ın temsili bunu analiz etmemize imkan vermeyecek ölçüde çalakalem çizilmiş. Filmin kurgu içinde darmadağın olan enerjisi, çoğu modern toplumda bireylerin karşı karşıya kaldığı toplumsal ve kültürel aidiyet problemlerine yalnızca göz kırpmakla sınırlı kalıyor. Filmin yarattığı etki tıpkı Yoav’ın sözlükten kelimeleri sıralaması gibi: Ne olduğunu bildiğimiz ama bağlamından kopuk olduğu için yeterince iyi ifade edilemeyen onca kelime…

Her ne kadar oldukça farklı film evrenlerine sahip olsalar da, ele aldıkları konu ve ülke sebebiyle Synonyms’i Foxtrot’la karşılaştırmadan edemedim. Açıkçası eleştirrl söyleminin ironik yönü açısından Foxtrot’un çok daha başarılı olduğunu düşünüyorum, hatta Synonyms’de özellikle görsel bütünlük açısından eksik olan her şeyin Foxtrot’ta mevcut olduğunu söyleyebilirim. Görsel anlamda beni rahatsız eden bu tür istikrarsızlıklara Yoav’ın İsraille ilgili anılarını anlatırken araya sokuşturulmuş izlenimi uyandıran flash-back sahnelerini örnek verebilirim. Elbette ki Foxtrot daha geometrik ve keskin kadrajlarıyla görsel olarak farklı bir karaktere sahip ama belli bir çizgiyi takip etme başarısı açısından Synonyms’in nerede sınıfta kaldığını kestirebilmek için iyi bir referans noktası olduğu kesin. Son olarak filmin, isminden de belli olduğu üzere dil odaklı bir tür müzikalite oluşturmaya çalıştığını da vurgulamadan geçemeyeceğim. Dolayısıyla Fransızca bilen ya da bu dile kulak aşinalığı olan biriyle, Fransızca bilmeyen bir seyircinin filmden alacağı zevk, hatta çıkaracağı anlamlar bile şüphesiz farklı olacaktır…

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s